1980’li yıllarda İzmir’in Gültepe semtinde geçen hikaye, Seyfi, Gülali, Fevzi ve Murat adındaki dört çocuğun yaşadıkları semtle ve hayatla mücadelesini anlatır.

1980’li yıllarda İzmir’in Gültepe semtinde geçen hikaye, Seyfi, Gülali, Fevzi ve Murat adındaki dört çocuğun yaşadıkları semtle ve hayatla mücadelesini anlatır.

Dizinin ana kahramanı hiç görmediğimiz ama hep duyduğumuz semtin karanlık sesidir. On yedi yaşındaki Seyfi çok zeki olmasına rağmen okulu hiç önemsemeyen, gözükara, isyankar bir çocuktur. Doğup büyüdüğü Gültepe, artık onun için sadece kaçıp kurtulmak istediği bir yerdir. Seyfi’nin öfkesi ailesiyle ilişkisinde de ön plandadır. Zengin bir ailenin yanında müştemilatta çalışan annesi Nezahat ve babası Ziya’ya karşı öfkelidir, hayattaki duruşlarını beğenmez. Özellikle babasıyla arasında derin bir çatışma vardır. Çok sevdiği ağabeyi Basri, Seyfi için kapanmayan, her zaman kanayan bir yara gibidir. Basri maddi sebeplerden okulu küçük yaşta bırakıp limanda hamallık yapmaya başlamıştır.. Hem hayatı hem de onca yükü sırtında taşımaktadır..


Seyfi’nin tek zaafı aşık olduğu Nurten’dir.  Seyfi’nin hayatta en yakın arkadaşı, on beş yaşındaki Fevzi’dir. Fevzi Seyfi’nin aksine yaşadığı semti, tüm arazlarına rağmen çok sevmektedir. O da Seyfi gibi kavga etmekten kaçınmayan ancak derslerinde de başarılı bir çocuktur. Annesini erken yaşta kaybeden Fevzi, abisi Reşat ve babası Sadettin’le birlikte yaşamaktadır. Reşat’la aralarındaki güçlü bağ, babası Sadettin’le kurulmamıştır. Bu sebeple Sadettin’in karıştırdığı gizli saklı işlerden de habersizdir...


On beş yaşındaki Gülali, derslerinde başarılı, kibar ve ailesine düşkün bir çocuktur. Annesi Gülümser ile birlikte yaşamaktadır. Fevzi ve Seyfi’yle yakın arkadaştır. Ancak Gülali onlar gibi kavga etmeyi bilmez. Gülali’nin en büyük üzüntüsü hapishanede yatan babası Refik’tir. Babasından ona kalan güvercinleri evinin terasında beslemektedir.


Bir trikotaj fabrikasında gece vardiyasında çalışan annesi Gülümser çok güzel, hayat dolu bir kadındır. Oğlu Gülali için yapmayacağı şey yoktur. Kocası Refik’in, 40 yıl ceza alması onu umutsuzluğa sürüklemiş olmasına rağmen kadınlığını yaşamaktan vazgeçmemiş, yeniden birini sevmiştir. Kendisinden on yaş küçük olan yakışıklı minibus şoförü Halil’le gizli bir aşkın pençesine düşmüştür. Bu yasak aşk Gülümser’i bir yandan hayata bağlarken bir yandan da büyük bir suçluluk duygusuyla başbaşa bırakmıştır.


Gülümser’in mahalleden çocukluk arkadaşı Suna, evlenince Gültepe’yi arkasında bırakmış, bir daha da dönmemiştir. Kocası ölünce, on beş yaşındaki oğlu Murat ve yirmili yaşlardaki kızı Nazlı’yla yalnız kalmış, zengin bir iş adamı olan Cevat’la ilişkisi başlayınca da çocuklarıyla birlikte Cevat’ın villasında yaşamaya başlamıştır. Cevat’ın sadakatsizliğini öğrenen Suna, çocuklarını alıp  yıllar sonra doğduğu semte, baba evine geri dönmek zorunda kalır. Suna, babası Dursun’la iyi anlaşsa da, kardeşi Meziyet’e kendini affettirmesi kolay olmayacaktır.


Meziyet ve Suna’nın geçmişte yaşadıkları trajedi, iki kardeşin arasını tamir edilemez şekilde açmıştır. Kızı Nazlı’nın asi tavırlarıyla baş etmekte zorlanan Suna, oğlu Murat’la ilişkisinde sorun yaşamamaktadır. Yıllardır kolejde okuyan ve sokak kültürünü hiç tanımayan Murat, Gültepe’ye taşınmalarıyla birlikte bambaşka bir hayata adım atacaktır..